Uluslararası alım-satımlarda karşılaşılan, güncelliğini asla kaybetmeyecek en önemli gündem maddelerinden biri üründeki/maldaki ayıplar ve bunlara ilişkin sorumluluk meselesi olagelmiştir. Dünya üzerinde yeknesak, tek çeşitli bir ayıba karşı sorumluluk hukuku kabul edilmiş yahut öngörülmüş değildir. Ancak, bunu geliştirebilmek maksadıyla imzalanan Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Anlaşması – United Nations Convention on Contracts For The International Sale of Goods (“CISG”), ayıp tartışmalarını yerel iç hukuk ile bağlı kalmaksızın, hadisenin milletlerarası niteliğini ön plâna çıkartan öznel düzenlemeleriyle birlikte ele almaktadır. Bu anlaşmadaki düzenlemeler, tüm imzacı devletlerin olduğu gibi ülkemizin de ilgili yasaları olan Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’ndan farklı düzenlemeler içerebilmekte, ayrılmalar ortaya koyabilmektedir.
Malların kalitesi, niteliği, niceliği, türü, ambalajlama gibi konulara ilişkin olarak CISG’nin 35. maddesi, geniş bir perspektif ortaya koymaktadır. Her ne kadar, bazı iç hukuk sistemlerinde sözleşmede kararlaştırılandan farklı bir ürün teslimi, hiç ifa edilmeme olarak nitelendirilse de CISG bunların aksine, aliud ifa (yanlış ifa, yabancı edim) kavramını ayıplı ürünün teslimi ile ayırmaksızın aynı durumda kabul etmekte ve sözleşmeye aykırı teslim olarak değerlendirmektedir. Ancak Türk hukukunda da aliud ifa, hiç ifa etmeme olarak kabul görmektedir. Ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde yeterince açıklık bulunmaması durumunda CISG açıkça objektif kriterlere göre değerlendirme yapılması gerekliliğini ortaya koymuş hatta ISO (Uluslararası Standartlar Kurumu) gibi kurumların kalite standartları ile ürünlerin kalitelerini tartmayı gerekli ve doğru görmüştür.
CISG’nin 35. maddesi çerçevesinde bir ayıba ilişkin olarak ispat külfetinin hangi tarafta olduğuna ilişkin açık bir düzenleme ise bulunmamaktadır. Fakat CISG’nin baz aldığı prensipler çerçevesinde bir yorum yapılması gerektiği vakit; alıcının ayıbı ispatlaması gerektiği söylenebilecektir. Satıcının ise sözleşmenin akdedildiği esnada alıcının bu ayıbı/ayıpları biliyor olduğu ve/veya ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gibi iddialar ile savunma yapma hakkı saklıdır.
Alıcının ayıp gündeme geldiği vakit sahip olduğu haklar, CISG’nin 25. maddesinde esaslı ihlâl çerçevesinde düzenlenen haklar ile paralellik arz etmektedir. Bu doğrultuda, alıcının ayıp ile karşılaşması durumunda sözleşmeden dönme yahut malların ayıpsız aynı ile değiştirilmesini talep etme hakkı, yalnızca sözleşmenin esaslı şekilde ağır ihlâli sonucunu doğurduğu vakit gündeme gelebilmektedir. Buradan yola çıkarak, CISG kapsamında alıcının sahip olduğu hakların ayıp türüne göre değişmeyeceği, somut olaya göre yorumlanarak ayıbın, alıcının sözleşmeden beklentisinden ne denli yoksun kıldığı tespit edilerek sonuca varılacağı anlaşılabilmektedir.
İç hukukumuzda, Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinde, alıcının ayıp nedeniyle gündeme gelecek hakları ayrı şekilde düzenlenmiş olup alıcının ayıp sebebiyle sözleşmeden dönme, malın ayıpsız bir misliyle değiştirilmesini talep etme, malın ücretsiz tamirini (eğer mümkün ise) talep etme, satış tutarından indirim ve tazminat isteme haklarının olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar Türk Borçlar Kanunu ile CISG bu noktada paralellik arz ediyor gibi görünse de, iç hukukumuzda bu hakların kullanılabilmesi için ayıbın esaslı ayıp olması gerekmektedir. Ancak CISG, önem derecesine bakmaksızın tüm ayıpların alıcıya bu seçimlik hakları sağlayacağını, yalnızca sözleşmeden dönme ve malın ayıpsız aynı ile değiştirilmesini istisna tutarak bunlar için esaslı ihlâl koşulunun bulunması gerektiğini ifade etmiştir.
En önemli konulardan biri olan ihbar müessesesi ise, CISG’nin 39. maddesi ile şekillenmektedir. 39. madde uyarınca, alıcının ayıptan kaynaklanan haklarını kullanabilmesi için ayıbı saptadığı veyahut saptaması gerektiği tarihten itibaren “makul” süre içinde ayıbın detaylarına ilişkin yeterince ayrıntı içeren bir şekilde ayıp bildirimi, alıcı tarafından satıcıya yöneltilmelidir. Söz konusu makul sürenin ne olacağı açık olmamasına karşın somut olayın niteliğine göre değerlendirilmelidir. Fakat dayanıklı mallara ilişkin ayıp bildiriminin gönderilmesi gereken makul süre, her ülkede farklı şekilde belirlenebildiği için CSIG bunu 1 (bir) aylık bir süre olarak değerlendirmekte, bunu makul süre olarak kabul etmektedir.
İç hukukumuzda Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesi uyarınca, ayıbın tespiti halinde makul süre içinde bildirim şartı mevcut bulunduğundan CISG ile benzerlik olduğu görülmektedir. Fakat; sözleşmeye konu işlemin ticari bir satış olması halinde 2 ve 8 günlük ayıp bildirim sürelerinin uygulanmasını öngören Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesine benzer bir düzenleme CISG’de bulunmamaktadır. Bu husus tarafımızca en çok eleştiriye konu edilebilecek mesele olup tacirlerin satıştan sonra bir süre daha başında adeta Demokles’in Kılıcı’nın sallanmasına sebebiyet vermektedir. Ancak burada bilahare belirtmek gerekir ki; CISG, tarafların bildirimler için tanıdığı süreyi ve/veya bildirimin şeklini sözleşme ile belirlemesine müsaade etmektedir.
Sonuç olarak; CISG her ne kadar Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’ndan farklılıklar arz etse de, Türkiye’nin de taraf olduğu bir uluslararası anlaşma olması hasebiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesi uyarınca Türk hukukunun bir parçasıdır ve bağlayıcıdır. Buna bağlı olarak, milletlerarası satış sözleşmelerinden doğan, milletlerarası özel hukuk uyarınca Türk hukukunun uygulanacağı uyuşmazlıklarda mahkemelerin ve şayet tahkim klozu mevcut ise hakemin CISG’yi kendiliğinden uygulaması gerekliliği de izahtan varestedir. Bu bakımdan da Türk hukukunun uygulanmasının kararlaştırıldığı sözleşmeler müzakere edilir iken yalnızca iç hukuk kurallarımız değil CISG hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği, şayet CISG’nin uygulanması arzu ve talep edilmiyor ise bunun muhakkak taraflar arasında akdedilecek sözleşmeye derç edilmesi gerektiği muhakkaktır.
AV. ALPER ÇETİN (alper@cetinavukatlik.com)
Ofisimizin konu ile alakalı hizmetlerine ilişkin detaylı bilgi almak için:
Siz de fikrinizi belirtin