İşyerlerinde Güvenlik Kamerası ile Görüntü ve Ses Kaydı Yapılmasına İlişkin Değerlendirmeler
İş hayatında başta güvenlik kamerası olmak üzere güvenlik ve bilişim araçlarının kullanımının giderek artması, hukuk perspektifinde birçok yeni soruyu da gündeme getirmiştir. İşveren, işlerin devamlılığını sağlamak, güvenliği sağlamak, işin takibini gerçekleştirebilmek ve başkaca birçok nedenle, yönetimsel hakları çerçevesinde işçilerini denetleme ihtiyacı duymaktadır. Bilişim araçlarının ve güvenlik sistemlerinin etkin kullanımı, işverenin işyerindeki işçileri izleyebilmesini ve denetleyebilmesini mümkün kılmaktadır. Ancak bu durum birçok başkaca soruyu ve sorunu da beraberinde getirmektedir. Zira işyerinde, işverenler her an çalışanlarını izleyebilmekte ve denetleyebilmektedir. Bu bağlamda, işçinin mahremiyetinin ve özel yaşamının nasıl korunacağı sorusu önem kazanmaktadır. İşverenin yönetim hakkı kapsamında, işçiyi süreklilik arz edecek şekilde izleyebilmesi, her türlü teknolojik araçla işçilerini denetleyebilmesi mümkün müdür?
Özellikle güvenlik kameraları aracılığıyla işçinin her hareketinin izlenmesi durumunda, işverenin yönetimsel hakları ile işçinin özel hayatının gizliliği ve kişisel verilerinin korunması hakkı arasında hangi hakkın öncelikli olacağı tartışmaya açılmaktadır. Teknolojik inovasyon, işverenin işyerinin güvenliğini sağlama ve denetleme yollarını çeşitlendirmiştir. Bu çeşitlenme ile birlikte, kişilik hakları ihlallerinin artma olasılığı da doğmuş, işverenin menfaatleri ile işçinin hakları arasında denge kurma gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Bu yazımızda, işverenin işyerinin güvenliğini sağlama ve denetimini temin etme amacıyla güvenlik kamerası kullanmasının ve ihtimalen bu güvenlik kameralarının ses kaydı alması/kaydetmesi meselelerinin hukuka uygun olup olmadığı hususları başlıklar altında incelenecek, öneriler sunulacaktır.
1. İŞVERENİN YÖNETİM HAKKININ SINIRI
İşverenin, işyerinin güvenliğini sağlamak ve denetlemek amacıyla güvenlik kamerası kullanma yetkisinin, kişisel verilerin korunması kuralları doğrultusunda nasıl sınırlandırılabileceği sorusuna odaklanmak için, öncelikle işverenin yönetim hakkının kapsamının belirlenmesi ve bu kapsamın sınırlarının tespiti gerekmektedir. İşveren ile işçi arasındaki ilişki; iş görme, ücret ve bağımlılık olmak üzere üç temel unsurdan oluşmaktadır. Bağımlılık, işçi ile işveren arasındaki sözleşmenin belirleyici unsurudur. Hizmet akdinde, işçi işverene daha fazla veya daha az bağımlı olabilir, ancak her durumda işçi, işini işverenin gözetimi ve denetimi altında yerine getirmek zorundadır. Bağımlılık ilişkisi de tabiatıyla işverenin işçiyi yönetme hakkını doğurur. İşverenin yönetim hakkı, işin nasıl, nerede, ne zaman yapılacağı, hangi sıraya göre yürütüleceği, işyerinin düzeni ve güvenliğine ilişkin kurallar koyma yetkisini içerir.
İşverenin işyerinde kameralar kullanarak işçileri ve faaliyetlerini izleyebilmesi de bu yönetim hakkının bir parçasıdır. Ancak, işçilerin kameralarla izlenmesi, ses ve görüntülerinin kaydedilmesi, kişisel verilerin işlenmesi anlamına geldiğinden, işverenin yönetim hakkının sınırlarının belirlenmesinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (“KVKK”) uygunluk meselesi de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu noktada, öncelikle İş Kanunu ve Borçlar Kanunu çerçevesinde işçinin kişisel verilerine ve izlenmesine dair düzenlemelere, ardından ise KVKK kapsamındaki bilgilendirmelere yer verilecektir.
2. İŞ KANUNU ve BORÇLAR KANUNU AÇISINDAN KAMERA İLE İŞYERİNİ İZLEMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
İşyerlerinde güvenlik kamerası ile izleme yapılmasına ilişkin olarak, 4857 sayılı İş Kanunu veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak bu kanunlarda, işçilerin kişisel verilerine dair dolaylı düzenlemeler yapılmıştır. Kişisel verilerle ilgili düzenlemeler, Borçlar Kanunu’nun 419. maddesi ve İş Kanunu’nun 75. maddesinde yer bulmuştur. Bu maddelerde, kişisel verilerin işlenmesi değil, yalnızca kullanılması ve işlenmesinin yasal zemini ele alınmıştır. Bu iki maddenin, kişisel verilerin elde edilmesi anlamına da gelebileceği düşünülebilir. Ancak, KVKK’nın getirdiği “meşru amaçlarla işlenme” ilkesine paralel olarak, bu tartışmanın pratikteki önemi azalmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun “İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri” başlıklı 77. maddesinde “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır.
İşyerlerinde çalışanların güvenliğini sağlamak için güvenlik tedbirlerinin alınması, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesinde de bilahare düzenlenmiştir. Bu maddeye göre işveren, çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür ve bu kapsamda işyerinde alınan güvenlik tedbirlerini izler, denetler ve uygunsuzlukları giderir. Bu yükümlülük, sadece işçilerin kişisel haklarını ihlal etmeden korunmalarını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda işyerindeki düzenin ve güvenliğin temin edilmesini de kapsar. Bu maddeye göre işveren işin gereği gibi yürümesini sağlamak için işçilerin ve iş yerlerinin güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu kapsamda kamera ile izleme yöntemlerinin kullanılması söz konusu olmaktadır. Bu faaliyetlerin yerine getirilmesi sırasında yazımızda yer verilecek diğer ilgili mevzuattaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir.
3. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
Kişisel verilerin işlenmesi, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 3. maddesinin 1. fıkrası (e) bendine göre; “kişisel verilerin işlenmesi, kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi” ifade etmektedir.
İşyeri kamera kayıtları, kimliği belirli veya belirlenebilir olan bir kişiyi açıkça gösterdiği takdirde, bu işlem kişisel veri işleme faaliyeti olarak kabul edilmelidir. İşyerinde çalışanların kamera ile izlenmesi, ancak aşağıdaki durumlarda geçerli olabilmektedir:
• Çalışanın açık rızası ile,
• Çalışanın açık rızasına gerek olmaksızın, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması amacıyla,
• Çalışanın açık rızasına gerek olmaksızın, işyerinin korunması amacıyla.
İşverenler yalnızca, iş sağlığı ve işin güvenliği ile işyerinin korunması gibi meşru amaçlarla güvenlik kamerası kullanabilirler ve kamera kullanımı, yalnızca bu amaçlarla sınırlı olmalıdır. İşçilerin performanslarının denetlenmesi ve iş süresi boyunca sürekli olarak gözetlenmesi amacıyla kamera kullanımı, hukuka aykırıdır. İşveren, güvenlik kamerası kullanmaya başlamadan önce çalışanlarını bu konuda bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmelidir. Ayrıca, duş alınabilecek nitelikteki yerler, tuvaletler, dinlenme odaları gibi mahremiyetin yüksek olduğu bölgelerin izlenmesi mümkün değildir.
3.1. KAMERAYLA İZLEMENİN KİŞİSEL VERİ MEVZUATINA UYGUNLUĞU
Kişisel veriler, yalnızca Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve diğer ilgili kanunlarla öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebilir. Bu usul ve esaslara aykırı şekilde işlenen kişisel veriler hukuka aykırı olup, bu durum hem idari hem de cezai yaptırımlara neden olabilecektir. Kişisel verilerin işlenmesi, KVKK’nın 4. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken genel ilkeler şunlardır:
“Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur:
a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma.
b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma.
c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme.
ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma.
d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme.”
a. Hukuka ve Dürüstlük Kurallarına Uygun Olma
Kişisel verilerin işlenmesinde hukuka uygunluk ilkesi, mevzuata uygun olmayı ifade eder. İşçinin kamera ile izlenmesinin mevzuatta yer alması, hukuka uygunluk kriterini sağlamaktadır. Mevzuatımızda, kamera ile izleme yapılmasına ilişkin bazı zorunluluk halleri bulunmaktadır. Mevzuat incelendiği vakit, bu düzenlemelerin çoğunun tebliğ ve yönetmelikler aracılığıyla yapıldığı ve güvenlik amacı taşıdığı görülmektedir. Dürüstlük kuralına uygun olma ilkesi ise işçinin, işverenden, makul ölçüde mahremiyetinin korunmasını beklemesidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dürüstlük ilkesi kapsamında, işverenin işçilerin özel hayatını koruyacağına ve saygı göstereceğine dair makul bir beklentiye sahip olup olmadıkları hususunu incelemektedir.
Ayrıca, güvenlik amacıyla işlenen kişisel verilerin başka bir amaçla kullanılmadan önce bildirim yapılmaksızın işlenmesi, KVKK’nın 4/2-a maddesi ve GDPR’nin 5/1-a maddesinde öngörülen dürüstlük ve şeffaflık ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.
b. Belirli, Açık ve Meşru Amaçlar İçin İşlenme
KVKK m. 4/2(c) ve GDPR m. 5/1(b) uyarınca, kişisel verilerin işlenmesinde amaç değişikliğinin veri işleme faaliyetinden önce ilgili kişiye belirli ve açık şekilde bildirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, güvenlik amacıyla işlenen kişisel verilerin, işçinin izlenmesi veya performansının değerlendirilmesi amacıyla kullanılması, ‘’belirli ve açık amaçlar için işlenme’’ ilkesinin ihlaline neden olacaktır. İşveren, çalışanlarına izleme faaliyetinin amacı, süresi, uygulanma şekli, kameraların yerleştirildiği alanlar ve kamera sayısı hakkında bilgilendirme yapmalıdır. Ayrıca, meşru amaçlarla işlenme ilkesi çerçevesinde işverenin, işyerinde güvenlik kamerası kullanmak için meşru bir menfaatinin bulunması gerekir. Bu menfaat, iş sağlığı ve güvenliği ile işyerinin korunması veya üretim sürecinin kontrolü olabilir. Üretim sürecini kontrol etme amacıyla yapılan kamera kullanımı ise sadece makinelere yönelik olmalıdır. Eğer işçinin aydınlatma yükümlülüğüne uyulmamış ve izleme amacının, süresinin belirlenmediği veya işverenin belirtilen meşru amaçlarının olmadığı durumlar söz konusuysa, kamera ile izleme hukuka uygun değildir.
c. İşlendikleri Amaçla Bağlantılı, Sınırlı ve Ölçülü Olma
Kamera kullanımı, KVKK m. 4/2(ç-d) uyarınca işverenin belirlediği amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olmalıdır. Elde edilen kişisel veriler, yalnızca işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmelidir. İşçinin rızası olsa bile, kişilik haklarına ve özgürlüklerine getirilecek kısıtlamalar ancak hukuka ve ahlaka aykırı olmadıkları oranda geçerli olabilir. İş sağlığı ve güvenliği ile işyerinin korunması gibi hukuki düzenlemelerle belirlenmiş izleme halleri dışında, işverenin başka bir şekilde izleme yapması mümkünse, bu yol tercih edilmelidir. Ölçülülük ilkesi gereği, veri işleme amacına ulaşmak için minimum düzeyde veri işlenmelidir. Eğer daha az müdahaleci bir yöntemle veri işlenmesi mümkünse, bu yöntem tercih edilmeli ve işçinin özel hayatına olabildiğince az müdahale edilmelidir. İspanyol Veri Koruma Otoritesi (AEPD), işyerindeki güvenlik kameralarının işçileri izlediği ve bu durumun veri minimizasyonu ilkesine aykırı olduğu yönünde bir karar vermiştir.
İşverenin çıkarları ile işçinin özel hayatına saygı hakkı arasında adil bir denge kurulmalıdır. İnsan haklarının yatay uygulanabilirliği çerçevesinde, işverenin güvenliği sağlama veya mülkiyetini koruma hakkı ile işçinin özel hayatına saygı gösterme hakkı arasında dengeli bir yaklaşım sergilenmelidir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından belirlenen kriterler çerçevesinde bu dengeyi sağlamak önemlidir.
3.2. KAMERAYLA İZLEMENİN KVKK VERİ İŞLEME ŞARTLARINA UYGUNLUĞU
Veri işleme şartları, veri koruma ilkelerinin doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Veri koruma ilkelerine aykırılık söz konusu olduğunda, veri işleme şartlarına uygunluktan bahsedilemez. Yukarıda, kamerayla izlemenin veri koruma ilkelerine uygunluğu ve hangi hallerde aykırı olacağı tartışılmıştır. Şimdi, kişisel verilerin işlenme şartlarına ve kamerayla izlemenin bu şartlara uygunluğuna bir göz atmak gerekmektedir. Kişisel verilerin işlenme şartları, KVKK’nın 5. maddesinde düzenlenmiştir:
‘’(1) Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez.
(2) Aşağıdaki şartlardan birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkündür:
a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi.
b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması.
c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olmak kaydıyla kişisel veri işlenmesinin gerekli olması.
ç) Hukuki yükümlülüğün yerine getirilmesi için zorunlu olması.
d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması.’’
4. GÜVENLİK KAMERALARININ SES KAYDI ALMASI DURUMUNDA
Kamera marifetiyle aynı anda görüntü ve ses kaydının alınması, bazı durumlarda çalışanların özel hayatlarının gizliliğini ve kişisel verilerin korunmasını ihlal eden bir eylem olarak değerlendirilebilecektir. Genellikle, yalnızca görüntü kaydının alınması, işyerinde kamera kaydının amacı doğrultusunda yeterli kabul edilmektedir. Yalnızca görüntü kaydının alınmasının, işyerinde güvenliğin sağlanması amacıyla yeterli olduğu durumlarda, ses kaydının da alınması hukuka aykırı bir veri işleme faaliyeti olarak kabul edilebilir.
Özel hayatın gizliliği, çalışanların en temel haklarından biridir ve bu hakka saygı gösterilmesi, kamera kaydının hukuki incelemelerinde en önemli husus kabul edilir. Kamera kaydı uygulamalarının kapsamı, çalışma alanlarında belirli sınırlar içinde olmalı, yalnızca işyerindeki güvenliği sağlamaya yönelik amaçlarla sınırlı kalmalıdır. Kamera kaydı alınırken, kamera görüş açısı doğrudan çalışanların hareketlerini, bilgisayar ekranlarını ve davranışlarını izlemeye yönelik olmamalıdır.
İşyerinde yapılan kamera kaydının amacı, işyeri ve çalışan güvenliğini sağlamak, iş sürecinde oluşabilecek tehlikeleri önlemek ve iş sağlığı ve güvenliğini temin etmek gibi meşru amaçlara dayanmalıdır.
Özel hayatın korunması açısından, tuvaletler, dinlenme odaları, özel toplantı alanları gibi mahremiyetin ön planda olduğu alanlarda kesinlikle ses kaydı yapılmamalıdır. Bu alanlar, çalışanların dinlenmeye, kişisel ihtiyaçlarına ve özel konuşmalarına ayrılmış yerler olup, yargı kararlarında bu tür alanlarda kamera ve dolayısıyla ses kaydı alınması hukuka aykırı olarak değerlendirilmiştir.
5. İŞVERENİN YAPMASI GEREKENLER
İşveren, kamera ile izleme yapmayı veya yapmayı planlıyorsa, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) anlamında ciddi yaptırımlara maruz kalmamak adına, aşağıdaki adımları ivedilikle ve muhakkak uygulamalıdır. Ayrıca, uzun vadeli bir işyeri politikası geliştirilmesi de büyük önem arz etmektedir.
• Açıkça Bilgilendirme Yapma: İşveren, iş sağlığı ve güvenliği kuralları ile denetim ve gözetim yükümlülüğü çerçevesinde, çalışanlarını kamera sistemleri ile izlemek istiyorsa, öncelikle bu konuda açık bir bilgilendirme yapmak zorundadır.
• Aydınlatma Metni Hazırlama: İşveren, izleme faaliyetinin amacını, süresini, uygulama şeklini, kameraların yerleştirileceği alanları, kamera sayısını ve işçinin dürüstlük kuralına uygun olarak bilmesi gereken diğer tüm detayları içeren bir aydınlatma metni hazırlamalıdır. Bu bilgilendirme sonucunda çalışanların, izlenme zamanları ve yöntemleri hakkında hiçbir tereddüt yaşamaması sağlanmalıdır.
• Meşru Menfaat Kapsamında İzleme: Ortak alanlarda çalışanların izlenmesi, diğer tüm hukuki gerekliliklere uyulması kaydıyla, KVKK’nın 5/2 maddesinde belirtilen “veri sorumlusunun meşru menfaati” çerçevesinde, açık rıza alınmaksızın gerçekleştirilebilir. Ancak işçinin özel hayatının gizliliği hakkı ile işverenin yönetim hakkı arasında adil bir denge kurulması önemlidir. Eğer işveren, meşru menfaatini sağlamak için farklı bir yöntemle tedbir alabiliyorsa, bu yol tercih edilmelidir.
• Mahrem Alanlarda İzleme Yapılmamalıdır: Tuvalet, giyinme odası, dinlenme odası ve duş alanları gibi mahremiyetin yüksek olduğu yerlerde ve ortak alan sayılmayan alanlarda kamera ile izleme yapılması mümkün değildir. Bu tür alanlarda güvenliği sağlamak için alternatif yöntemler kullanılabilir. Örneğin, soyunma odalarında meydana gelen hırsızlık olayları için kamera yerine, şifreli veya kilitli dolap gibi tedbirler gündeme getirilebilecektir. KVKK’nın 4. maddesinde belirtilen ilkelere aykırı hareket etmek, çalışandan açık rıza alınsa dahi hukuka aykırı bir işlem olacaktır.
• İzleme Alanlarının Sınırlı Olması Gereklidir: Kamera izlemelerinin sadece belirli amaçlarla sınırlı kalması gerektiği unutulmamalıdır. İzleme yapılan alanların, yalnızca belirtilen amaçlar doğrultusunda yapılmalı ve izleme dışında kalan alanlarda başka yöntemlere başvurulmalıdır.
• Çalışanların Mahremiyetine Saygı Gösterilmelidir: Çalışanların mahremiyetinin ihlali anlamına gelecek bir izleme düzeni oluşturulamaz. Çalışanlar üzerinde her an izlendikleri hissiyatını uyandırmak, hukuka aykırı bir durum teşkil edecektir ve işçi, hukuki haklarını kullanmaya başlayabilir.
6. SONUÇ
İşverenin, bu kısaca özetlenen meselelere ilişkin kendini daima güncel ve yasa ile uyumlu tutması önemlidir. Aksi takdirde; işveren tarafından işçinin özel hayatına yönelik bir müdahale yahut işçinin kişisel verilerinin izinsiz işlenmesi durumlarında işçi tarafından hukuka aykırı olarak izleme iddiası ile derhal fesih hakkını kullanarak işçilik alacaklarını ve tazminat talep edebilecektir. Bunun yanı sıra işçi yine işverene karşı Türk Ceza Kanunu çerçevesinde özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde işlenmesi suçlarından dolayı şikâyette bulunma hakkına sahiptir. Bu nedenlerle, hadiseyi basit bir güvenlik kamerası tertibatı olarak değerlendirmeden, dikkatli şekilde ele almak ve buna yönelik aksiyonları almak gerekmektedir.
Av. Alper ÇETİN (alper@cetinavukatlik.com)
Ofisimizin konu ile alakalı hizmetlerine ilişkin detaylı bilgi almak için: